29 Kasım 2014 Cumartesi

Lagos Koyunda akşam


Merhabalar. Güzel bir cumartesi akşamını Lagos koyunda geçirme şansım oldu yine. Her zaman ki kalabalık ve çeşitlilik yoktu ama yine de bir sargozla günü açtım. Ardından kayaların arasında boş boş dolaşan bir kefali almayı başardım. İri bir barbunu ıskaladıktan sonra kayanın altına kaçan bir eşkinayı ve orta boy bir kaplumbağayı uzaktan izlemekle yetindim. Bir tane de melanur almayı başardım ve dönüşe geçtim. Çıkmadan önce karşıma çıkan bir kalamarı da eve gelmeye ikna ettim dalışımı sonlandırdım. Elbisem epey su almaya başladı. Oluşan yırtık ve yıpranmaları kapatmak için biraz uğraşmam gerekecek. Yoksa bu kış dalış hayal olacak. Herkese mutlu günler diliyorum.

24 Kasım 2014 Pazartesi

Off-road


Merhabalar. Cumartesi sabahı yedi kişi sözleşip saat dörtte buluştuk. Amaç tabi ki balık tutmaktı. Herkes oltacı ve bir tek ben zıpkıncıydım. Gitmeyi düşündüğümüz yer biraz sapa olduğu için iki cipe doluştuk ve yola çıktık. Hakikaten normal otomobillerle giremeyeceğimiz bir yere gittik. Ben bir hayli tedirgin oldum açıkçası. Çamurlu, hatta tamamen suyla kaplanmış stabilize yolda, bir sağa bir sola kaya kaya ilerlerken, bir yanda su kanalını, öbür tarafta ağaçları çok yakından görüyordum. En sonunda hedeflediğimiz noktaya ulaştık. Ancak çok şiddetli bir rüzgar vardı. Ben hemen kendimi suya attım ve rüzgardan kurtuldum. Ancak ekip bir süre daha sıkıntı çekmiş. Ben epey bir boş dolaştıktan sonra ilk gördüğüm kefali almayı başardım. Ardından şanslı bir atışla bir kefal daha aldım ve yüzmeye devam ettim. Yaptığım bir agaşonda daha dibe yerleşmeye çalışırken bulanıklığın içinden bir grup balık geçti. Levrek olduklarını düşünüp heyecanlandığım gruptaki bir balığı anlık bir nişanlamayla aldım ancak kefal olduklarını görünce biraz hevesim kaçtı. Yine de balığı bırakmadım tabi ki. Bir kayanın altında gördüğüm bir çift göze atış yaptım ardından. Pişman olduğum bir atış oldu ama iş işten geçmişti. Küçük bir lagos şişin ucundaydı. Bu tarz kıymetli balıkları vurmak istemiyorum. Neyse ki sonrasında aynı kayada gördüğüm iki lagosu vurmadım. Bu arada ekibin yanına gelmiştim. Olta ekibinde güzel bir çupra ve bir baraküda vardı. Bir de benimkinin ebatlarında bir lagos. Tabi onun için de iş işten geçmişti ne yazık ki. Ama çupra ve baraküda güzeldi. Onlar oltaya devam ederken, ben çıkış noktasına yöneldim. Arkadaşlarım dönene kadar suyun içinde takıldım. Bir barbun ve bir kefal daha almayı başardım. Vurduğum bir kefal ise galsamadan yırtıp kaçmayı başardı. Böylece yedi isabet ve altı balıkla sudan çıktım. Geri dönüşte bu defa gündüz gözüyle geçtik karanlıkta geçtiğimiz yerlerden. Sığ bir gölün içinden geçtik ciplerle. Kendimi Yaban televizyonunda çıkan off-road tutkunları gibi hissettim. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

19 Kasım 2014 Çarşamba

Lagos koyunda akşam




Merhabalar. İbrahim ile anlaşıp iş çıkışı kendimizi Lagos koyuna attık. Akşam suyunda her zaman balık yapan taşların altı bomboştu. Gördüğümüz bir kaç kefalin dışında ıskaladığım bir zargana hariç balık görmedik desek yeridir. Yine de bir melanur, bir sivriburun ve ufak bir sargos vurmayı başardım. Karşımıza çıkan kalamar ailesini ise tek tek topladık adeta. Üç tane ben, iki tane İbrahim vurmayı başardık. Hava iyice karardığı için çıktık ve evlerimize döndük. Kalamar avlamanın keyfi bambaşka, tadı ise şahane. Herkese sağlıklı günler.

7 Kasım 2014 Cuma

Lagos koyunda pastırma yazı


Merhabalar. Uzun süreli bir iş seyahatinin ardından yeniden Dalaman'a döndüm ve ilk fırsatta Lagos koyuna gittim. Daha suya girer girmez gördüğüm kol boyu kefal grubundan bir şey alamadım. Hemen ardından etrafımı iri zarganalar sardı. Ancak epey atış yapmama rağmen denk getiremedim. Bu arada gözüme çarpan iki iri barbundan birisini iki kere yaraladım ve ancak üçüncü atışta dizgiye takabildim. Oldukça paslanmışım şehir dışındayken. Gördüğüm iri bir sinarit agaşonlarıma pas vermeden uzaklaştı. Onun yerine ortalama üstü bir karagöz almayı başardım. Kıyı kayalıkları izleyerek taramaya devam ettim. Gördüğüm küçük bir turnaya dalmaya hazırlanırken arkamda iki tane akya fark ettim. Ancak acelecilikten onları da yanaştırmayı başaramadım. Böylece iki balıkla dolaşmaya devam ettim. Başlangıç bölgeme döndüğümde kefallerle yeniden karşılaştım. Üzerime doğru gelen iri bir taneyi aldım nihayet. Etrafımı saran zarganalarla yine boşu boşuna vakit kaybettim. Bir tanesini kuyruğuna yakın bir yerden vurmayı başardım ama o da yırttı kaçtı. Ara ara gördüğüm barbunları nişanlamayı başaramadım. Gördüğüm bir mırmır sürüsü de yanaşmadı ve güneş battığı için çıkmaya karar verdim. Bu arada gördüğüm zurnaya yaptığım mesafeli bir atış ise hedefe ulaşmayı başardı. Böylece yine dört balıkla sudan çıktım. Görsellik açısından tatmin edici bir dalış oldu. Hava çok güzel deniz sakin ve berraktı. Kendimi fazla zorlamadan antrenman yapmış oldum. Umarım sonraki dalışlarım daha bereketli olur. Bu balıkları da hemen akşam ailecek tükettik. Herkese sağlıklı günler.

30 Eylül 2014 Salı

Akşam suyu



İşten çıkışta arkadaşla birbirimizi gaza getirdik ve hazırlanıp deniz kenarına gittik. Su şaşılacak derecede berrak görünüyordu. Ancak balıklar ortalıkta yoktu. Arkadaşım gördüğü kefalleri avlarken, bense iki tane barbun ve iki tane kalamar almayı başardım. Çıkışıma yakın karşıma çıkan mavi yengeci tuttum ancak kıskacı eldivene rağmen parmağımı sıkmayı başarınca elimi sallayarak geri attım. Sonra da peşine düştüm yengecin. Az sonra onu tekrar kıstırıp yakalamayı başardım. Bu defa parmaklarıma ulaşamadı. Avı sonlandırıp kıyıya çıktım. Arkadaşım bir süre daha devam etti. Yengeçten dolayı değişik bir av tecrübesi oldu benim için. Sağlıklı günler diliyorum.

28 Eylül 2014 Pazar

Aşı Koyunda pazar sabahı




Merhabalar. Bu hafta sonu bir çılgınlık daha yaptık ve sabah beşte yollara düştük dört kafadar. İki kişi olta, iki kişi de zıpkın yapma niyetindeydik. Zıpkıncı ikiliden bir bendim tabi ki. Daha hava aydınlanmadan suya girebildik Aşı koyunda. Daha girer girmez iri bir melanur karşıladı beni. Normalde uğraşmadığım bu balık güzel bir poz verince günün ilk avı oldu. Ardından üzerimden geçmeye niyetlenen bir kalamarı vurmayı başardım. Uzun zamandır kalamar vurmadığım için keyfim bir kat artmış oldu. "Sabahın erken saatinde kafayı mı yediniz?" diye soran eşime "yarım kiloluk çupraları götürürken iyi oluyor ama" diye cevap vermiştim. Sanki içime doğmuş. Derin bir noktada karşıma çıkan çupra zahmetsizce kendini önce şişte sonra dizgide buluverdi. 600 gram civarı geldi bu çupra. Oltacı arkadaşlara balıkları teslim ettikten sonra kıyı taraması yapmaya başladım. Bir barbun aldıktan sonra bir kayanın altında iki sargoz ve bir orfoz gördüm. Uzun süren uğraşlardan sonra sargozlardan birini almayı başardım. Orfoz küçük olduğu için ve diğer sargoz kaybolduğu için uğraşmayı bıraktım. Son barbunu da aldıktan sonra çıktım. Öncesinde kafasından vurduğum iri bir müren kelebek açılmadığı için şişten kurtulup oyuğuna girdi. Beklememe rağmen geri çıkmadı. Bir de kilo üstü bir orfoz gördüm bir kayanın altında ama o da bir daha görüntü vermediği için atma fırsatım olmadı. Bir de kilo üstü sinarit gördüm ama o da ben ona yaklaşmaya çalıştıkça derine kaçtı. Kulaklarım artık yeter dediği için onu da takip edemedim. Güzel ve verimli bir dalış oldu Aşı koyu benim için. Oltacı arkadaşlarım beklentilerini karşılayamadılar ama güzel vakit geçirmiş olduk. Palamut ve yaladerma ise geçen haftadan oltaya takılan balıklar. Herkese sağlıklı günler.

15 Eylül 2014 Pazartesi

Duble haftasonu



Merhabalar. Hafta sonu oldukça yoğun bir dalış programım vardı. Cumartesi sabah beşte yola çıkarak lagos koyuna gittik iki arkadaşım ve onların çocukları ile. O patikadan elimizde malzemeler ve yanımızda çocuklarla geçtik. Hava aydınlanırken çocuklar ve birimiz şişme botla olta atmaya çıkarken, ben ve diğer arkadaşım zıpkınla dalmaya başladık. Arkadaşım acemi olduğu ve malzemeleriyle problem yaşadığı için pek verim alamadık. Ancak o yorulduktan sonra ben biraz mera araştırmaya başlayabildim. Akyalar azalmıştı ama yine de iki tane vurmayı başardım. Bir kaç palamuttan başka pek bir şey de görmedim açıkçası. İki saate yakın öyle yüzdüm. Ekip öğlen vakti toplanmaya başlayınca ben de kıyıyı tarayarak dönüşe geçtim. Aynı büyük kayanın dibinden önce barbunu, sonra ahtapotu aldım. Ardından grida sandığım orfozu vurdum. Şiş boylu boyunca girdiği için bırakamadım da. O da öylece gelmiş oldu ne yazık ki.

Pazar günü ise eşli-çocuklu bir tekne turu ayarladık. Amaç balık tutmaktı ve herkes oltalarını getirmişti. Ancak kaptanımız mera konusunda zayıf kaldığı için daha çok yüzme turu oldu bizimki. Ben her durakta daldım. İlk vurduğum kefal şişten yırttı ve üzerimden suyun dışına doğru atlayarak adeta beni çalımladı ve gözden kayboldu. İkinci durakta mırmırı, izmariti ve domuz balığını aldım. Ayrıca ben teknedeyken civarımıza gelen lambukaya dışardan atış yapmaya çalıştım ancak olmadı. Ben maskemi takıp suya girince de balık uzaklaştı. İlk defa bir lambukayı yüzerken görmüş oldum böylece. Üçüncü durakta, yarlı kıyıyı incelerken yaklaşık on metrede bir kayanın üzerine indim. Beş metre kadar aşağıdaki üç kilogramlık lagosu fark ettiğimde yine bir ilk yaşıyordum. Ben onun üzerine doğru süzülmeye geçtiğimde o da beni fark ederek derinlere doğru kaçtı. Ben de denizde ilk defa bir lagos görmüş olarak yüzeye geri döndüm. Son durakta artık yorulmuşum anlaşılan. Bir kaç mırmırı ıskaladıktan sonra ancak iri bir zurnayı vurabildim. Oltacılar toplam dört tane palamut, biraz kupes ve yazılı hani tutabildiler. Neyse ki aileler kaynaştı ve çocuklar eğlendiler. Güzel bir hafta sonunu böylece tamamlamış olduk. Herkese sağlıklı günler.

13 Eylül 2014 Cumartesi

Dalaman günleri

Merhabalar. Ne zamandır gitmek istediğim Lagos koyuna gitme fırsatı buldum nihayet. Adı bile balık kokan bu koy çok sapa bir yerde olduğu için gitmek biraz sıkıntı oluyor. Düz yoldan sonra uzun bir stabilize yol ve ardından yürünmesi gereken bir patika. Malzemelerle birlikte gitmek bir hayli uğraştırıcı. Neyse, gözümü kararttım ve yola düştüm. Daha denizin ilk göründüğü anda oraya geldiğime değeceğini anlamıştım. Uzun bir süre boş yüzmeme ve gördüğüm akya palazlarını ıskalamama rağmen keyfim yüksekti. İlk balığım yine bir pisi oldu. Onun hemen ardından gridayı da alınca keyfim katlandı. Koyun sağ tarafına yüzdüğümde gelen sivri burun karagöz de dizgide yerini aldı. Tek eksiğim akya kalmıştı. O da çıkmama yakın geldi. Böylece akya sezonunu açmış oldum. Herkese sağlıklı günler diliyorum.


1 Eylül 2014 Pazartesi

Dikili'de sezon sonu


Merhabalar. Kısa İstanbul yolculuğumun ardından sezonu bitirmek için tekrar Dikili'ye döndüm. Cuma akşamı ve cumartesi sabahı dalış yapabildim. Ancak denizde neredeyse hiç bir şey kalmamış diyebilirim. Meralar ve taş altları bomboş. Topu topu üç tane barbun, bir pisi ve bir de dil balığı avlayabildim. Diğer balıklardan eser bile yok. Arada sırada geçen kefaller de hiç istiflerini bozmadan uzaktan geçip gidiyorlar. Av sezonu açıldığı için herhalde balıklar ortadan kaybolmuş durumda. Benim de tatilim böylece bitmiş oldu. Herkse sağlıklı günler diliyorum.

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Ziyafet var


Merhabalar. Pazar günü kalabalık bir aile yemeğimiz olacağı için cumartesi öğleden sonra son bir dalış yaptım. Yaklaşık iki saatlik dalışımda önce açıkta bir kikla ve ardından bir izmarit aldım. Meramda üçlü bir sinarit grubu gördüm ancak yaklaştıramadım ve sonra da kayboldular zaten. Meranın çıkış noktasında gördüğüm bir barbunu da alarak kıyılara doğru yöneldim. Taşlığa gelmeden önce bir pisi ve de bir papağan vurma şansım oldu. Kıyıda ki taşlık yine biraz bulanıktı. Bir kaç tane kefal gördüm ancak atış yapamadım. Geçen sefer gördüğüm levrekler de gözükmeyince beş parça balıkla çıktım sudan. Pazar akşamı oldukça büyük bir sofra oldu. Her çeşit balık var. Toplam kırk dokuz parça balıkla on iki kişi keyifli bir akşam yemeği yedik. Herkesin damak tadına uydu doğrusu. Herkese keyifli ve sağlıklı günler.

22 Ağustos 2014 Cuma

Bereketli av



Herkese merhabalar. Bu dalışım süper çeşitli ve keyifli oldu açıkçası. Sabah erkenden suya girdim. Ancak bir mürekkep balığı ve bir ahtapottan başka bir şey göremedim. Onları da atış yapmadan yakaladım zaten. Kıyıdaki taşlıkları epey bir yokladım ama bir şey çıkmayınca geri dönüşe geçtim. Taş altında gözüme iri görünen sargozu da almayı ihmal etmedim. Çıkışıma yakın bir kayalığın altına öylesine bir baktım ve gördüğüm iri kuyruk beni şoke etti. Balık yarım metre suda, taşın tavanına yapışmış ve sadece iri kuyruğu görünüyordu. Eşkina sandığım balığa uygun olmayan bir pozisyonda şanslı bir atış yaptım. Kuyruk altından giren şiş anüs yüzgecinin oradan çıkarken, balık da şişle birlikte kayanın öbür tarafından dışarı çıktı. İri çuprayı görünce gözlerim fal taşı gibi açılırken hemen balığın üzerine atladım yırtıp kaçmaması için. Çupra 750 gram geldi. Avcılık tarihimin en iri çuprasının verdiği gazla çıkmaktan vazgeçtim ve arayışa devam ettim. Bütün sahili yüzdüm ve uzun zamandır gitmediğim bir meraya geldim. Pek bir şey görmedim ve açılarak geri dönüşe geçtim. Yosunluk bölgeye çıkmadan önce bir mırmır aldım. Yosunluk bölgeden de bir izmarit ve bir kupesi çeşit olması amacıyla vurdum. Merama geldiğimde yine hayal kırıklığı yaşadım açıkçası çünkü her zaman hareketli olan meram da son bir haftadır olduğu gibi yine kuyruk gözükmüyordu. Ben de başlangıç noktama doğru devam ettim. Meranın bitim noktasında gördüğüm iki barbundan birini almayı başarınca sezonun ilk barbununu da almış oldum. Eski meramın üzerinden geçerken bir papağan ve üç pisi daha zıpkınımın hedefi oldular. Uzun yüzüşüm böylece sona ererken toplam on iki parça balıkla bu sezonun en iyi sayısına ve çuprayla da trofesine ulaşmış oldum. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Iskalara devam


Merhabalar. Ne yazık ki ıskalamaya devam ediyorum. Üstelik dip süremi ve balık çağırma yöntemlerimi oldukça geliştirmeme rağmen, gelen balıkları ıskalamakta üzerime yok gibi geliyor. Neyse sağlık olsun. Sadece merak ettiğim bir balık var sürü halinde gezen. Önüme kadar gelmelerine rağmen vuramadım ve hala ne olduklarını bilmiyorum. Tırsi olduklarını düşünüyorum ancak vurabilirsem belli olacak cinsi. Her zaman ki meramda da melanurlar, kupesler ve izmaritler cirit atıyor. Büyüklerden eser yok. Ben de kıyılara doğru döndüm mecburen. Eski meramda her zamanki gibi pisiler ve papağanlar beni bekliyordu sanki. Üçer tane aldım iki türden de. Kıyıdaki taşlıkta bir künkün içinde rastladığım bir mığrıyı almak için bir saatten fazla uğraştım. Ben kurcaladıkça künkün içi bulandığı için taşlığa çıkıp agaşonlara devam ettim. Su biraz bulanıktı ve levrekler ve kefaller çağrılarıma cevap veriyordular ama eve gelmeye razı olmuyorlardı bir türlü. Bir tane levrek uzun süreli bir agaşonuma cevap verdi ve uygun bir atış pozisyonu da sundu bana. Ben de çok net bir şekilde balığı vurduğumu, hatta ipe kadar geçtiğini gördüm ve sevinç çığlığı atarken balık yırttı ve hızla uzaklaştı. Çığlık boğazımda kaldı resmen. Bir süre sonra yaptığım bir agaşona üç kefal geldi. En arkadan gelen en irisini almayı başardım. Bu sezonun ilk kefali oldu benim için. Ara sıra yokladığım künkün içi durulmuştu ve mığrıyı yeniden gördüm. Kuyruk kısmından zıpkının ucuyla biraz dürtmeyi başarınca kafasını bana doğru künkten dışarı çıkardı. Bu ikramı geri çeviremedim ve uzun bir aradan sonra bir mığrı daha avlamış oldum. Biraz küçüktü ama ilk vurduğumdan daha büyüktü. 75 santimetre ve yaklaşık bir kilogram geldi. Acaba daha büyüğüne denk gelebilecek miyim? Herkese sağlıklı günler.

19 Ağustos 2014 Salı

Kiklalar



Merhabalar. Deniz biraz bulanık bugünlerde. Bu yüzden pek keyif alamıyorum dalıştan. Keyiften ziyade balık da alamıyorum açıkçası. Son iki günde üç defa suya girdim. İlk gün öğleden sonra daldım. İki kupes ve uzun zamandır vurmadığım bir yazılı haniyle eğlenirken nihayet kiklalar görünmeye başladılar. Önce bir yuvanın içinde yakaladım yeşil benekli olanını. Ardından açıkta gezinen büyük olanı ikna ettim eve gelmesi için. Son olarak bir agaşonuma da üçüncü kikla geldi. Suyun tabanı soğuduğu için daha fazla kalamadım ve çıktım. İkinci gün hem sabah hem de akşam suya girdim. Sabah periyodunda bir, akşam periyodunda iki mürekkep balığını elimle yakalamayı başardım. Umarım su yakında durulur ve bulanıklık geçer. Yoksa böyle pek bir şey görmeden avlanmak çok zor ve keyifsiz oluyor. Yine de herkese sağlıklı günler diliyorum.

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Iskalar



Herkese merhabalar. Nihayet dalış yapabildim yeniden. Sabah ezanıyla birlikte sudaydım. Üç saat kadar takıldım. Bir ispendek, üç pisi ve bir mırmırla çıktım sudan ancak, gördüğüm bütün balıkları ıskalayarak olumsuz bir rekor kırdım adeta. İspendekler, açıktaki orta boy mığrı, zargana, iki tane yırtıp kaçan sarpa, barbun, mırmırlar, lidaki, iri kupesler, melanurlar ve izmaritler. Balık bol ancak ebatları genelde ufak. Bu yüzden gördüğüm bir kaç pisiyi ve ahtapotu ellemeden geçtim. Trakonya, iskorpit ve papağan balıkları ile hiç uğraşmadım. Umarım bir daha ki dalışımda daha isabetli atışlar yaparım. Bu arada Tansaş'taki balıkçıda gördüğüm boynuzlu kırlangıç çok ilginç geldi gözüme. Onu da paylaşmak istedim. Herkese sağlıklı günler.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Dikili günleri


Merhabalar. Nihayet yıllık iznime ayrılıp cuma gecesi yeniden Dikili'ye geldim. Cumartesi sabahı beşte kendimi suya attım ilk iş olarak. Ancak su oldukça bulanıktı ve her kayadan ürktüm açıkçası. Bu yüzden açıldım ve her zaman ki kayalıklarımın sabah manzarasını görmeye gittim. Yolda aldığım küçük dil balığı sezonun ilk dil balığı oldu benim için. Kayalıktaki agaşonuma cevap veren bir mırmır ve bir sivri burun karagöz akşam yemeği için benimle gelmeyi kabul ettiler. Dönüş yolunda ise kalabalık bir sürünün görebildiğim en iri kupesini vurmayı başardım. Bir de pisi balığı alarak ilk izin günümü tamamlamış oldum. Herkese sağlık ve bereket dolu günler diliyorum.

28 Temmuz 2014 Pazartesi

İyi bayramlar



Herkese merhabalar. Perşembe akşam üzeri Dalaman'ın dalgalı ve bulanık suyunda epey bir dayak yiyerek ve neredeyse hiç bir şey görmeyerek sudan çıktım ve cuma akşamı bayram tatilimi ailemin yanında geçirmek üzere Dikili'ye geçtim. Cumartesi sabahı biraz fotoğraf çekmek ve şansım varsa geçtiğimiz günlerde Dikili denizini talan eden yunusları görmek için suya girdim. Ancak yunuslar gitmişti ve ben sadece fotoğraf çekmekle yetindim. Ancak çok iyi çekimler yapamadım sanırım. Pazar günü ise gündüz çıplak ve kısa, akşam üzeri ise şorti ile uzun bir dalış yaptım. Sabah ki periyotta bir kikla, bir mırmır, bir kupes ve iki pisi avlarken, kızlarıma da iki tane deniz yıldızı getirdim. Akşam periyodunda dört saatten fazla suda kaldım. Çok uzun bir mesafe yüzdüm ve ne zamandır incelemek istediğim kayalıkları araştırdım. Açıktaki agaşonlarıma gelen sinaritler ve çupralar yanaşmadıkları için bir kikla ve ve bir sivriburun karagözle yetindim. Aldığım bir pisinin ardından kayalıkları inceleyerek uzaklaştım giriş noktamdan. Yerini tespit ettiğim bir eşkinaya iki defa atış yapmama rağmen kayanın altından almayı başaramadım. Bir daha ki girişimde yerini bildiğim iki balığım oldu böylece. Akşam güneş batarken çıktığım suya bayram ve işim dolayısıyla hafta sonuna kadar veda ettim. Herkese iyi bayramlar.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Yağmur sonrası


Merhabalar. Uzun bir aradan sonra Dikili'ye geldim ve hem kızlarımla hasret giderdim hem de kısa da olsa bir dalış yaptım. Cuma gece yarısından sonra Dikili'ye ulaşabildiğim için sabah dalışı hayalim gerçekleşmedi. İyice dinlendikten sonra tam dalmaya niyetlendiğimde ise yağmur başladı. Yaklaşık bir saat süren yağmurun ardından kendimi denize attım. Ancak kıyılar bulanık olduğu için açılmak zorunda kaldım. Zaten kısa olan süremde bir de yine meramı arayarak zaman kaybettim. Gördüğüm bir kikla ve bir karagözü ıskalayınca keyfim iyice kaçtı doğrusu. Neyse ki bir açıklıkta oynaşan mırmır dizgideki yerini alınca keyiflendim. Meramı da bulup manzarayı görünce iyice neşem yerine geldi. Dalar dalmaz etrafımı sivriburun sürüsü ve sinaritler sardı. Aradan geçen iri kikla da manzarayı tamamlıyordu adeta. Ancak hangisine atacağımı şaşırdığım için hepsi birden uzaklaştı. Ardından da hiç birisi bir daha görünmedi. Meramın yerini iyice belledikten sonra dönüşe geçtim. Yolda gördüğüm bir pisi de benimle gelmek istedi. Onu da kırmadım ve aldım. Akşam mırmır usulüne uygun olarak taze taze tüketildi. Yanına da geçen dalışımda aldığım çupralar olunca bütün aileme balık ziyafeti çekmiş oldum. Herkese sağlıklı dalışlar diliyorum.

1 Temmuz 2014 Salı

Büyükler


Bir önceki günkü ziyafetin şerefine sabah ezanıyla birlikte kalkıp hazırlandım ve dalışa gittim. Erkenciliğimin hediyesi iki tane baba çupra oldu. İki balığın toplam ağırlığı bir kilogramın üzerindeydi. Zaten eve geldikten sonra görenler hayret nidaları attılar. Bir de iki kilogramlık bir mığrı gördüm ancak yuvanın epey derinliklerinde olduğu için onu alma şansım olmadı. Neyse ki yeri belli ve Dikili'ye tekrar döndüğümde onun peşinde olacağım. Bir kaç tane küçük mürekkep balığıyla uğraşmadım ve kocaman kuyruklarını gördüğüm eşkinaların küçüklüğüne şaşarak sudan çıkıp eve döndüm. Bu şimdilik son dalışım oldu. Bu kısa iznim çabuk ama bereketli bitti. Uzun iznimin daha bereketli olması dileğiyle. Güneşli günler.

30 Haziran 2014 Pazartesi

Küçükler


Merhabalar. Sabah dalışları genelde tembellik vaktime denk geldiği için erken suya giremedim tekrar. Ama pazar öğleden sonra dalışımda üç saatin üzerinde suda kaldım ve epey yoruldum. Bir saate yakın her zaman ki kayalığımı aramakla vakit kaybettim. Sanki her dalışımda yer değiştiriyor bu kayalık. Orayı ararken gördüğüm ilk kiklayı benimle eve gelmeye razı etmek zor olmadı açıkçası. Uzunca bir süre kayalıklarımın üzerinde boş boş dolandım. Ne gelen vardı ne de giden. Ben de yolumu değiştirip eski meralara doğru yüzmeye başladım. Yolda bir deniz kabuğu içinde ahtapotun saklandığını gördüm. Ancak içinden çıkartamadım. Boyutunu da anlayamadığım için onu da yanıma alıp yüzmeye devam ettim. Elimde kabukla yüzerken bir kupes ve izmarit kalabalığına girdim. Tam altlarında yüzen çuprayı gördüğümde elimdeki kabuğu bıraktım ve çupraya bir atış yaptım. Ancak kafasından yaralanan hayvan belki de son gücüyle kendini yosunların içine saklayınca takip edemedim. Dönüp deniz kabuğunu almaya niyetlendim ve hemen yanındaki pisiyi gördüm. Zıpkınımı yeniden kurmuştum ama atış yapmadan dibe çöktüm ve şişi atış yapmadan pisiye saplamayı başardım. Daha ben dipte oturur durumdayken baş hizamdan gelen ustura balığını görünce şaşırdım açıkçası. Genellikle kum üzerinde gezinen bu hayvanı böyle müsait yakalamışken atış yapmamak olmazdı. Pisiyi şişin ucundan çıkardım ve boşta kalan sol elime zıpkını alıp güzel bir nişanlamayla ustura balığını da avladıklarım kervanına kattım. Ben onlarla uğraşırken ahtapot hala kabuğun içinde akıbetini bekliyor gibiydi. Onu kabuktan nasıl çıkartırım diye düşünürken kabuğu suyun üzerine çıkarmak geldi aklıma. Bir dakika sonra ahtapot kendini suya atmak için kabuktan çıktı. Oldukça küçük görünen ahtapotu takip bile etmedim ve kabuk taşıma yükünden de kurtulmuş oldum. Bir pisiyi daha atış yapmadan şişe geçirdiğimde neredeyse kıyıya yakın kayalıklara gelmiştim. Orada bir sivri burun karagöz beni karşıladı. Hemen ardından bir pisi daha avladım. İskeledeki insanları huylandırmamak için yine açıktan bir dolanma yaparak çıkış noktama doğru ilerledim. Tek başına dolanan bir izmaritin noktası güzel bir hedef oluşturuyordu ve ona nişan alarak bu küçük balığı da avlamış oldum. Tekrar kıyıydaki kayalıklara döndüğümde gördüğüm küçük bir mürekkep balığını ise çeşit olması amacıyla yakaladım. Epey bir balık olmuştu önceki dalışlarımla birlikte. Pazartesi akşamı evdeki bütün balıklar ve ahtapot hazırlandı ve güzel bir ziyafet yaptık. Babamların da gelişi ve yan komşularımızla birlikte dört aile balıkları tükettik. Avlanılışından sunuluşuna kadar her şey el emeğiyle olduğu için daha bir güzel oldu ziyafet. Herkese keyifli dalışlar.

28 Haziran 2014 Cumartesi

Dikili'de 2014 sezonu açılışı

Merhabalar. Cuma gecesi ailemi bırakmak için geldiğim Dikili'de cumartesi sabahı suya girmeden duramazdım. Sabah yedide suyun içindeydim ve doğruca özlediğim kayalık merama gittim. Yumuşak yapısından dolayı eskiden daha sıkı olan oyukların arası oldukça açılmıştı meramda. Ama canlılık ve görüş çok güzeldi. Şöyle bir taşların altına bakmak için sekiz metreye indiğimde etrafımda sinaritler, çipuralar, mırmırlar ve karagözler dolanmaya başlayınca gözlerim açıldı birden. Hemen satıha çıkıp biraz nefeslendim. Ardından agaşonlara başladım. Dip süremin oldukça kısaldığını ve bu yaz çok fazla egzersiz yapmam gerektiğini farkettim doğrusu. Süre kısa olunca etrafımda dolaşan güzellikleri menzile sokmak bir türlü nasip olmadı. Nihayetinde meraklı ve iri bir sivri burun karagöz zıpkının ucuna gelme cesaretini gösterdi ve akşam eve misafir olmayı kabul etti. Dikili sezonunu da güzel bir parçayla açmış oldum böylece. Orta suda dolaşan iri izmaritlere ve küçük kupeslere aldırış etmeden agaşonlara devam ettim. Bir seferinde önümdeki kalabalığın içinden yavru bir turna geçince iyice şok oldum. Dikili'de daha önce böyle turna gezdiğini görmemiştim. Ardından eski dostum kaplumbağa ile karşılaştık. Bu defa benden korkup kaçmadı. Ben de iyice sokulup şişin ucuyla kabuğunu dürttüm. "Niye rahatımı bozuyorsun?" der gibi ters ters bakarak uzaklaştı benden. Daha sonra iki tane mırmır vurmayı başardım. Ama bir tane mırmırı da yaralı bıraktım ne yazık ki. Çıkacağıma yakın gördüğüm ustura balığı kıpırdamadan durmaya devam edince hem zıpkını boşaltmak hem de deneme amaçlı dikey bir atış yaptım. Tam ensesinden vurduğum balığı nostalji yapmak için şişin ucunda bırakarak karaya çıktım. Ne de olsa acemilik günlerimde bunlardan çok vurmuştum. Bir kaç gün buralardayım. Sanırım tüm siteyi doyuracak kadar balık avlayabilirim gidene kadar. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

22 Haziran 2014 Pazar

Yaş günü hediyesi

Merhabalar. Yolun yarısını devirdiğim gün üşenmedim ve sabah erkenden hazırlanıp denize gittim. Saat beşte girdiğim sudan iki saat sonra çıktığımda elimde bir sargoz ve bir karagöz, bolca da hayal kırıklığı vardı. Pek fazla balık göremediğim gibi, dalga ve suyun bulanıklığı yüzünden keyif alamadığımı da söyleyebilirim. Yine de herkese sağlıklı ve bereketli dalışlar diliyorum. Yaş günüm kutlu olsun. :)

25 Mayıs 2014 Pazar

Geri dönüş

Aslında bu yazının başlığı pek çok şey olabilirdi. Tam bir yıldır suya girmemişim. En son İlker abiyle birlikte aldığımız baraküda son dalışım olmuş. "Balıklar beni özlemiş" veya "itinayla pas giderilir" yazabilirdim başlığa. Çünkü oldukça tatmin edici bir dalış oldu. Uzun zamandır niyetlensemde sabah tembelliğini üzerimden atamadığım için fırsat bulup da gidememiştim dalışa. Nihayet sabah beşte suya girebilecek şekilde kendimi ayarladım, teçhizatımı giyip yola düştüm. İlker abiyle birlikte defalarca gittiğimiz havuz sanki ileriye taşınmış gibiydi. Yol o kadar uzun geldi ki tanımlamak zor. Tabi denizin dalgalı ve bulanık olması da ilk anda şevkimi kırmıştı açıkçası. Havuza ulaştığımda şafak sökmek üzereydi. Suya girdim, havuz her zaman ki gibi açık görüş sağlıyordu. Ufak gümüşler ve karagözler etrafta dolaşırken sokkan ve papağanlardan iz yoktu. Gördüğüm bir kaç kefal ve mürenler bile küçücüktü. Her şey gözüme bu kadar küçük görünürken diğerlerinin yanında iri gibi duran bir sargozu sırf boş çıkmamak ve bir yıllık avcılık özlemime son vermek için vurdum. Havuzun içinde üç tur attım. Her defasında altına baktığım fakat içini göremediğim kayanın içinde hayal meyal bir hareket fark ettim. İki tarafı da açık olan bu kayanın girişinden şişi gönderdim ancak boşa atmışım. Kayanın öbür tarafından ilk başta çupra zannettiğim iri sargoz çıktı ve benim üzerime doğru yüzdü. Beni orada görünce geri dönüp tekrar kayanın altına girdi. Bu defa kayanın öbür girişinden, pozisyon gereği sol elimle bir atış gönderdim. Fakat yine boş çektim şişi geri. Kayanın altı iyice bulanmıştı fakat orada olduğunu görebiliyordum balığın. Kum bulutunun içinde adeta iskender balığına bakar gibi hissediyordum kendimi. Aklıma bir cinlik geldi. Taş altı fenerimi yaktım ve ilk atış yaptığım yere koydum. Ben de öbür tarafa yöneldim. Tahmin ettiğim gibi balık diğer girişe yaklaşmıştı ve beni göremiyordu. Güzel bir atışla balığı şişe almayı başardım. Balığı çektiğimde çupra değil de sargoz çıktığı için biraz hayal kırıklığına uğradım ancak 700 gram gelen bu yavru yine de bütün dalışın meyvesi olabilecek kadar güzeldi. Başında ve kuyruğunda gördüğüm taze yaralar aslında ilk atışlarımı ıskalamadığımı sadece düzgün vuruş yapamadığımı gösterdi bana. Belki de bu yüzden kaçamadı balık kayanın altından.Havuzun dışına çıkıp dönüş yoluna geçtim yaklaşık dört metre derinliği takip ederek. Ben havuzda oyalanırken deniz durulmuş ve görüş düzelmiş gibiydi. Kayalarına arasında gezinen küçük orfoz ve gridaları benden sonra ki zıpkıncıların da sadece görmesi dileklerimle yola devam ettim. Kayaların arasında yatılabilecek güzel bir mevzi gördüm ve oraya dalış yaptım. Ben tam yatarken kayanın altından çıkan iri orfoz sanki misafir kapıyı çalamadan kapıyı açan ev sahibi gibi karşıladı beni. Bir kaç saniye bakıştık ve yasal limit dahilinde olduğuna ikna olduğumda atışımı yaptım. Başından girip kuyruk yakınlarından çıktı şiş. Daha önce kaçırdığım iki kilogramlık orfoz yüzünden hemen şişi geri çektim bu defa. Neyse ki balık da şişle birlikte geldi. Bir kilogramın üstünde geldi bu orfoz da. Tekrar yoluma devam ettim. Yine yattığım bir kayadan etrafıma bakarken meraklı bir ahtapot yattığı kayanın altından başını kaldırdı ve beni görür görmez geri kaçtı. Ancak bu merak ona pahalıya patladı. Hemen o kayaya yüzdüm ve ahtapotun ensesine yapışarak onu kayadan söktüm. Yüzeyde bir süre birbirimizle boğuştuk. Sadece iki kolum olmasına rağmen bu sekiz kollu ve 2.5 kilogram gelen bu yaratığa galip geldim. O da diğer balıklarımla birlikte dizgide yerini aldı. Her aldığım canlı neredeyse bir öncekinin iki katı kadardı. Bu böyle devam etmez diyerek ve etrafta yüzen melanur ve sargozları seyrederek kıyıya yöneldim. Çıkışa yakın ilk sokkan sürüsüyle karşı karşıya kaldım ve tabi ki atış yapmadım. Her ne kadar çok kaliteli bir av yapmış olsam da denizin boş olduğunu söyleyebilirim. Pek fazla hareket yoktu. Vurduklarım ise bir yıllık boşluğun telafisi oldu. Eve döndükten sonra soyunmak giyinmekten, balıkları temizlemek onları avlamaktan daha zor geldi açıkçası. Herkese bereketli ve sağlıklı avlar diliyorum.