24 Temmuz 2021 Cumartesi

Kurban Bayramı Tatili




 

Merhabalar. Uzun süredir dalış yapamıyordum. Uzun kurban bayramı tatili hem çocuklarımla birlikte olmak hem de az da olsa dalış yapabilmem için fırsat sağladı bana. Tatilin ilk günü babamların yanına Ören'e geçtim. Sadece maske ile yaptığım ilk yüzüşümde kaya arasında bir ahtapot gördüm. O esnada alamadım ahtapotu ama yerini kafama yazdım. Sonraki yüzüşümde uzunca bir dal parçası ile gittim kayanın yanına. İyice içeri kaçan ahtapot görünmüyordu ancak dal parçasını kayanın arasına sokunca orada olduğunu anladım. Bir süre karşılıklı dal parçasını çektik. Sonra ahtapot dayanamadı ve dal ile birlikte oyuğundan çıktı. O çıkar çıkmaz ensesinden yakaladım. Birbirimize sarılarak kıyıya kadar geldik. İlk günden yine geçen seneki gibi çıplak elle ahtapot yakalamış oldum. 

Sonraki gün kızlarımı almak için sabah erken Dikili'ye gittim. Tabi ki biraz daha erken gittim ve bir saat kadar dalış yaptım. İlk girişte bir pisi aldım hemen. Biraz da boş çıkmamak için yaptım bunu. Sonra her zamanki merama yüzdüm. Orada bir grup eşkina beni bekliyordu sanki. Ancak uzun zamandır dalmıyor olmanın etkisiyle, avcılık yeteneklerimi kaybettiğimi ilk atışımda acıyla fark ettim. Hiç alakasız yere giden şişle birlikte eşkinalar da dağıldılar ve mera bir anda boşaldı. Canım sıkıldı biraz ama yine de dolaşmaya devam ettim meranın üzerinde bir süre. Gelen giden olmayınca her zaman ki rotamı izleyerek kıyıya doğru yol almaya başladım. Orta suda karşıma çıkan iri sivri burun karagöze tereddütlü bir atış yaptım ancak isabeti sağlayınca keyfim yerine geldi. Dönüş yolu boyunca üç tane de mırmır vurmayı başardım. Sonrasında nostaljik amaçlı bir papağana atış yaptım ve onu da vurdum. Çıkışa yakın karşıma çıkan pisi balığını da atış yapmadan, sadece şişi saplamayı deneyerek aldım. Aklım kaçırdığım eşkinalarda kalsa da keyfimi yapmış olarak sudan çıktım ve kızlarımı aldım.

Bayramı kızlarımla birlikte yüzerek, deniz kabuğu toplayarak ve iskeleden atlayarak geçirdim. Onların geri döneceği gün yine Dikili'de dalış yapmak üzere hazırlığımı yaptım. Suya girdim ve yine merama doğru yüzdüm. Bu defa bir sinarit grubu dolaşıyordu merada. Ancak yüzeyde de Dikili Su Sporlarının teknesi arkasında muz ya da koltukla birlikte dolaşıyordu. Gözüm sürekli onların çıkışını kontrol ederken, sürekli hareket halinde olan balıkları çekmeyi de beceremedim. Bu arada bir de Sahil Güvenlik botu devriye atarken yanıma geldi. Teknenin hareketlerini kontrol etmektense beni kıyıya yönlendirmek daha kolaylarına geldi. Zaten bir balık peşine riske girmeyi doğru bulmadığım için kıyıya doğru yöneldim ben de. 3-4 metre derinlikte dolaşmaya ve mırmır toplamaya başladım. Dört mırmır aldıktan sonra iki tane de papağan vurdum. Derken Sahil Güvenlik yine yanımda belirdi. Bu defa kısa süreli bir tartışma yaşasak da sıkıntı büyümeden sorunu çözdük. Onlar devriyelerine dönerken ben de bir süre daha dolaşıp sudan çıktım. Kısaca dalış yapmış olsam da tam keyfine vardığımı söyleyemem. Umarım rahatça dalabileceğim mekanlara gidebilirim bu yaz. 

2 Mart 2021 Salı

Orkinos


 



Merhabalar.

Yıllardır süren dalış sevdamın zirve noktasına bir hafta süren bir balık çiftliği serüveniyle ulaştım. Bir hafta boyunca orkinos hasadında dalgıç olarak görev aldım. İşin nevinden dolayı şirket, konum gibi ayrıntıları yazamıyorum. Ancak bu bir hafta boyunca edindiğim izlenimleri şöyle ifade edebilirim:

Öncelikle iş çok yorucu. Hava ve deniz koşullarına göre bu yorgunluk katlanıyor. Benim gibi yaşı kırk olmuş ve tüplü dalış tecrübesi sınırlı birinin bu işi yapması çok zorlayıcı. Nitekim bir hafta yetti bana zaten. Kolumu kaldıramayacak şekilde "benden bu kadar" dedim. Ama bu bir haftada edindiğim dalış tecrübesini ve büyük balıklarla birlikte yüzme keyfini ömür boyu elde edemezdim sanırım. Çiftlik elbetteki kıyıda değildi. Yaklaşık bir saati geçen kara yolculuğuyla önce limana, ardından yine bir saate yakın bir tekne yolculuğu ile çiftliğe geliyorduk. Bütün gün dalışın üzerine yine aynı yoldan geri geldiğimi de hesaba katmak gerekir. Tekneyle giderken diğer dalgıç arkadaşlarla birlikte üzerimizi giyiniyorduk. Diğer arkadaşlar benden yaş olarak çok gençtiler. Bir kısmı da sadece hasat için gelmiş ve limanda hazırlanan yerde kalıyorlardı. Zaten dalgıç olan bu arkadaşların teorik ve pratik bilgilerinin benim kat be kat üzerimde olduklarını söylememe gerek yoktur sanırım. Yaşı bana yakın olan arkadaşlar ise yıllardır bu işi yapan, denizde olmayı hayat tarzı olarak belirlemiş kişilerdi. Kısaca ben yanlış yaşta, yanlış bir meslekten gelerek bu işi yapmaya çalıştım. 

Çiftliğe geldiğimizde, dalış ekibi ve avcı ekibi suya giriyordu. Normal derinlik 70 metre civarıyken, havuzun derinliği 30 metre, hasat için havuzun dibi yukarı çekildiğinde 15 metre gibi bir dalış derinliği oluyordu. Yaklaşık iki bin tane orkinosun bulunduğu havuzda siparişe göre boylarına göre avlanıyordu. Vurulan balıklar genellikle dibe düşüyorlardı. Diğer dalgıç arkadaşlarla birlikte dipteki balıkları kuyruklarına sapan takarak üçlü-dörtlü yukarı taşıyorduk. Yukarıda bekleyen bir arkadaş da bu balıkları vincin sapanına takarak gemiye alınmalarını sağlıyordu. Gemiye alınan orkinoslar derhal temizleniyor ve balıkları ihraç edecek olan şirketin daha açıkta bekleyen teknesine gönderiliyordu. 

Kısacası bir mezbaha gibi çalışıyor orkinos çiftliği. Uzun süre beslenen balıklar, hasat zamanı toplanarak satılıyor. Bu yorucu ve meşakkatli iş yaklaşık iki ay sürüyormuş. 

Biraz da orkinoslarla yüzmekten bahsetmek istiyorum. En küçüğü bile benim kadar olan bu balıklar 400-450kg gibi devasa boyutlara kadar çıkabiliyorlar. İnsandan çok korktukları için, ayrıca dişleri törpü seviyesinde olduğundan dalgıçlar için her hangi bir tehlike oluşturmuyorlar. Yine de çok güçlü olan bu balıklar, bir kuyruk darbesiyle sakatlık çıkaracak potansiyele sahipler. 

Bu güzel balıklarla bir arada yüzme şansına sahip olduğum için şanslıyım. Ama ne kadar çok sevsem de dalış konusunda ne kadar tecrübesiz ve yetersiz olduğumu da görmüş oldum. Bu süreç, benim denize olan sevgimi azaltmadı tabi ki. Sadece sınırlarımı biraz görmemi sağladı. Bundan sonra sadece keyif için dalacağım sanırım.

Herkese mutlu günler.

1 Mart 2021 Pazartesi

İki yapboz daha

Merhabalar. Önceki iki çalışmamın ardından aralıklarla elime iki adet daha bin parçalık yapboz geçti. İlkini arkadaşımdan aldım ve ona ev hediyesi yapmak üzere tamamlayıp çerçevelettim. Educa'nın bin parçalık kutup hayvanları yapbozu, beyaz görünümüyle çok zorlayacak gibiydi. Ancak beyazdan daha çok mavi tonlar olduğundan yerleştirme kolay oldu diyebilirim. Öncelikle güneşli kısımları tamamladım, sonra da diğer renkli kısımları. Hayvanları da görebildiğim detaylara göre oluşturduktan sonra, dipteki mavi-beyaz kısmı tamamlamak kolay oldu. 

İkinci çalışmam ise çok sevdiğim sinema karakterleri olan Batman ve Superman ile ilgiliydi. Türk Hava Yollarının, Miles and Smiles kartımda biriken milleri ısrarla kullanmam gerektiğini söyleyen e-postaları üzerine öncelikle bilet sorgulaması yaptım. Gördüm ki benim miller yarım yurt içi uçuş bile alamıyor, ki zaten yarım ödeme seçeneği de yok. Bu durumda ben de alışveriş sitesine yöneldim. Millerime uygun ürünlere bakarken bin parçalık bu yapbozu görünce kararım kesinleşti hemen. Siparişimi verdim ve ertesi gün geldi yapbozum. Toplam dört gün sürdü ancak kutunun üzerinde sadece küçük bir görsel olması yüzünden biraz ezbere yapmış oldum yapbozu. Öncelikle yazılı kısımları toparladım. Sonra kırmızı ve sarı renkli bölümler oluştu kolaylıkla. Sonra Batman'in yoğunlukta olduğu siyah kısımları yerleştirdim. Superman'in şekli de çıktıktan sonra etraftaki kahverengi duvar kaldı sadece. Sağ altta bulunan tuğla figürleri işimi kolaylaştırdı. Sol üstteki HERO yazısı da kolayca oldu. Ancak geri kalan kısımlarda pek bir detay yoktu ve düz renkti genelde. Bu yüzden biraz deneme-yanılma ve parça girinti çıkıntı detaylarını inceleyerek tamamladım. O da şimdi bir meraklısına hediye edilmek üzere bekliyor.

Herkese mutlu günler.