12 Nisan 2015 Pazar

Merhaba 2015





Merhabalar herkese. Nihayet 2015 sezonunu açabildik. Yoğun iş ve seyahat temposu, oldukça soğuk giden havalar ve bolca üşengeçlikten sonra nihayet dalış kıyafetlerimin içine girmeye karar verebildim. Doğruca kendimi Lagos Koyuna attım. Ancak sürprizler beni bekliyordu. Zaten düzgün olmayan araba yolu yağışlardan dolayı iyice aşınmış ve kocaman kayalar ortaya çıkmıştı. Lastiği bırakmadan patikanın başlangıcına kadar geldim. Patikanın denizi gördüğü noktada ikinci sürpriz beni bekliyordu. Deniz yukarıdan bulanık ve çalkantılı görünüyordu. Neyse ki gitmeyi düşündüğüm sağ taraf açık gibiydi. Az sonra bulanıklığın sebebini de anladım. Yağışlar yüzünden pek çok noktadan toprak kaymış ve bulanık su yer yer hala denize doğru akıyordu. Denize ulaşmadan önceki son sürpriz ise inecek bir noktanın kalmamış olmasıydı. Yine de gözümü kararttım ve onca kıyafet, ağırlık ve zıpkına rağmen keçi gibi sekerek, geriye nasıl döneceğimi de düşünerek, deniz kıyısına ulaştım. Kendimi suya attığımda saat üç olmuştu neredeyse. Biraz açıldıktan sonra sivri burun karagözü gördüm. Sakince bir tarafa doğru uzaklaşmasını bekledim ve o gidince nişanımı o yöne verecek şekilde iki kayanın arasına agaşona yattım. Tahmin ettiğim gibi ses çıkarmama bile gerek kalmadan tam üzerime doğru merakla geldi. Bu sayede ilk atışımla birlikte sivri burun karagöz sezonun ilk balığı olarak dizgide yerini aldı. Tahminimden iri çıkması da ayrıca güzel oldu. Ondan sonra epey bir süre boş boş yüzdüm. Agaşonlara gelen giden olmadı. Genelde ıskaroz ve sokkanların dolaştığı yerlerde gördüğüm yavru orfoza içimdeki ilkel avcı "sık" dediyse de, ben sağduyumu dinleyip onu pas geçtim. Bir kaç tane zurnanın peşine takıldım ama iki atışta iki ıska geçtim ve onları alamadım. Ardından bir agaşonuma orta sudan bir barbun geldi. Önce barbunu ıskaladım, ardından da zıpkını yeniden kurmaya çalışırken gözden kaçırdım. Biraz moralim bozuldu ama yine de amacım eğlenmek olduğu için yüzmeye devam ettim. Sağ taraftaki burnu dönünce kemer gibi bir yapı var. Onun altında sığlaşan suya bir bakmadan edemedim. Kefali de orada gördüm ve dizgiye takmayı başardım. Bütün dalış boyunca gördüğüm tek kefaldi doğrusu. Artık dönmek istiyordum çünkü kaybolan patika yüzünden akşam karanlığına takılmak istemiyordum. Taş altlarını tarayarak geri dönerken ulu orta yüzen müreni gördüm. Yanına kadar indim ve o hala ortalıkta umursamaz tavırlarla geziyordu. "İlk mürenimi vurmalıyım artık" diye düşünerek tetik düşürdüm. Şiş mürenin ensesinden girdi ve geriye çıktı. Ben hemen şişi arkamdan çekerek yukarı yüzdüm ama müren olduğu yerde kıvranmaya başladı. Bir süre sonra da hareketsiz kaldı. Hemen şişi kurdum ve aynı noktaya tekrar bir atış yaptım. Müren bu defa şişin ucundaydı. Yaklaşık iki kilogram gelen hayvanı şişten çıkarmadım. Onunla birlikte çıkış noktama yüzdüm. Kıyıda müreni palet çantama koydum ve sandaletlerimi giyip yukarı doğru tırmanışa geçtim. İki noktadan geçişte epey zorlandım ve risk almak zorunda kaldım. Bu muhtemelen Lagos koyuna son gidişim oldu. Ne arabamı o yola sokmak, ne de o yarısı kaybolmuş patikadan tekrar yürümek istiyorum. Her ne kadar orada güzel anılarım olsa da, risk almaya gerek yok. Önce sağlık diyorum ve herkese sağlıklı günler diliyorum.