17 Şubat 2017 Cuma

Yapboz aşkı

Merhabalar. Epeydir dalışa ve zıpkın avlarına istemeden de olsa ara vermek durumunda kaldım. Bu yüzden yeni uğraşı buldum kendime. Evden çıkmadan yapılabilecek en güzel şey olarak da yapboz yapmaya başladım. Bir tesadüf eseri başladığım yapboz serüvenimde toplam on iki adet yapbozu bitirmiş durumdayım. İşin komik tarafı bu yapbozlardan sadece bir tanesine para ödemiş olmam. İlk yapbozumu iş için gittiğim bir seyahatte kaldığım odadaki gardırobun üzerinde buldum. Bin parçalık "Mutluluğun Resmi" isimli yapbozu yanımda geri getirdim ve tamamladım. Eksik çıkan iki parçayı da  firmadan isteyince gayet sevimli bir aile tablosu çıktı ortaya.

İkinci ve üçüncü yapbozlarımı, ilk yapbozla uğraştığımı gören bir iş arkadaşım getirdi. Önce "Fatih'in İstanbul'u Fethi" ardından da "Sümbüllü Türk Kızı" isimli biner parçalık iki tane yapbozu tamamladım.


 Dördüncü çalışmam ise şimdiye kadar para ödeyip satın aldığım tek yapboz olan beş yüz parçalık Yüce Atatürk portresiydi. Bu portreyi iş için sürekli gittiğim, aslında geçici olan bir yere asmak için aldım. İki günde de tamamlayıp duvardaki yerini almasını sağladım.

Sonraki çalışmam ise bana hediye gelen iki bin parçalık Eyfel Manzarası oldu. Sürekli bir yerde duramadığım için yaklaşık üç ay sürdü tamamlamam. Tabi geliş gidişlerim esnasında üç parçanın eksildiğini anladım yapboz bitince. Ancak sevindirici haber sonradan geldi. Eksik parçaları temizlikçinin çekmeceye koyduğu ortaya çıktı. Şimdi biraderimin evinde düğün hediyesi olarak duruyor. 

Sonraki çalışmam bin iki yüz parçalık Elma Toplayan Çocuklar. Bunu yine iş arkadaşım getirdi ve kısa bir sürede tamamladım. Bu da yine iş arkadaşımın evinde çerçeveli olarak duruyor.

Bin beş yüz parçalık "Harem" ise kız kardeşimden geldi. Onun tamamladığı ve daha ben Eyfel'le uğraşırken "bunu da çerçeveletirsen sevinirim" dediği yapbozu, yapboz örtüsünden çıkarırken dağıtınca tekrar yapmak zorunda kaldım. Tabi buna üzülmedim. Bir haftada tamamladıktan sonra çerçevesini yaptırıp hediye olarak iade ettim kız kardeşime. 

Kardeşimin hediyesini götürmeden önce ev arkadaşımın daha önce yapıp, sonra da bozduğu yapbozlar geçti elime evde. İlk olarak,sekizinci çalışmam olarak bin parçalık bu güzel manzarayı tamamladım.

Bu yapboz bittikten sonra Çorlu'ya gittim ve kardeşimin hediyesini götürdüm. O da karşılığında bana uzun zaman önce aldığı, ancak bir türlü üzerinde uğraşmadığı üç boyutlu, bin parçalık kale yapbozunu verdi. Bu benim için oldukça değişik bir tecrübe oldu. Bittiğinde çok görkemli görünen bu kale tanıdık geldi gözüme. Ufak bir araştırmadan sonra bu kalenin Almanya'daki Neuschwanstein Kalesi olduğunu fark ettim. Daha ilginç olanı ise yaklaşık iki yıl önce bu kaleyi gezmiş olmamdı. Daha sonra bu kaleyi iki küçük kardeşe hediye ettim. Tek şartım ise şuydu: "Bozup yapamazsanız beni çağırmayın." :D



 Dokuzuncu çalışmam yine bin parçalık "Çocukluk Anıları" isimli yapbozdu. Yine ev arkadaşımın eskilerinden olan bu yapbozu tamamlamam çok uzun sürmedi. Ve ortaya bu keyfili görüntü çıktı.


 On birinci çalışmam iki bin parçalık Enoteca isimli yapboz oldu. Bu yapbozun bana gelişi de çok ilginç oldu. İki binlik Eyfel bittiği zaman üç parçam eksikti hatırlarsanız. Bunun üzerine üretici firmayla iletişime geçtim ve eksik parçaları talep ettim. Cevap olarak Eyfel'in üretimden kalktığını, telafi amaçlı bana yeni bir yapboz göndereceklerini söylediler. Gösterdikleri alternatifler arasından bunu seçtim. Kargo elime ulaştıktan sonra da uzun bir süre açmadım paketi. Paketi açtığımda içinde yapbozun görseli yoktu ve ben çoktan ne istediğimi unutmuştum. Önce kenarlarını dizdim ve ardından üretici firmanın internet sayfasından ürünleri inceledim. Ne aldığımı ve yapacağımı ancak o zaman fark edebildim. İki binlik yapbozlar çok uğraştırıyor ve yer kıtlığından dolayı çalışmak zor oluyor. Ancak bu yapbozu da üç hafta içinde tamamlamayı başardım.

On ikinci ve şimdilik son çalışmam ise bin parçalık "Kabe'de Tavaf". Bu da evde bulunan son yapboz. Bu çalışmanın ardından sonra uzunca bir süre yapboz görmek istemiyorum. Her ne kadar keyifli bir uğraş olsa da hem gözlerim hem de belim ağrıyor bir kaç saat üzerinde uğraşınca. Ancak biliyorum ki, ne kadar uzun olursa olsun bu ara, sonunda bir başka yapbozun üzerinde çalışırken bulacağım kendimi. Mutlu günler.