2 Aralık 2012 Pazar

Dalaman'da 2012 sonu



Merhabalar herkese. 2012 yılının son zıpkın avını Sarsala'da gerçekleştirdim. Aralık başında hava hala güzel gidiyor Dalaman'da. İki hafta kadar önce çok dalgalı ve bulanık bir denize girmiş, son üç dalışında olduğu gibi sadece bir barbun vurduktan sonra neredeyse hiç keyif alamadan sudan çıkmıştım. Öğretmenler gününde ise Antalya'daki akvaryuma gitme şansımız oldu ailecek. Büyük kızım, sürekli resimlerini gösterdiği balıkları canlı canlı yüzerken görünce mest oldu. Köpekbalıkları, kemaneler, vatozlar, Ege, Akdeniz ve Karadeniz'in tipik balıkları arasında çok keyifli saatler geçirdik. Sanırım kızıma deniz ve balık sevgisini aşılamayı başardım. Sırada ikinci kızım var. Neyse ben av günceme devam edeyim.

Sarsala koyunda hiç gitmediğim sağ tarafı araştırmak üzere suya girdim. Biraz kıyı, biraz derin yaparak ilerledim. Hareketlilik ve çeşitlilik azdı. Her an geri dönecekmiş gibi ilerledim. Giderken yine iri bir barbuna denk geldim. Uzak bir atış yaptım ancak ıskaladım ve barbun uzaklaştı. İlerlemeye devam ettim. Açık denize dönüş noktasına geldiğimde yarlar başladı. Tam iri balık bulabileceğim bir noktadaydım. Karşıma ilk çıkan sivriburun karagözü vurduğumda epey umutlanmıştım. Ancak satıhta birikmiş denizanaları keyfimi kaçırdı. Hafiften denizde çalkalanmaya başlayınca geri dönmeye karar verdim. Dönüşte kaçırdığımı sandığım barbunu açıkta yatarken gördüm.Ürkütmeden yaklaşmaya çalıştım ve kafasının yanından yaralı olduğunu gördüm. Meğerse ıskaladığımı düşündüğüm barbunu vurmayı başarmışım. İkinci atışımda da barbunu yine yaraladım ve şişim kayaya saplanırken, o yalpalayarak uzaklaştı. Şişimi kurtardıktan sonra etrafımı aradım ancak tekrar göremedim. Bu arada kayaların içine yatmış iri bir ahtapotun kafasını gördüm. Tam onu almak üzere inmiştim ki iri bir trakonyanın bana baktığını gördüm. Tam kafasına yaptığım atışla ve ufak bir sırt yüzgeci temizliği operasyonuyla trakonyayı zararsız hale getirdim. Hemen ardından ahtapota döndüm. Yuvasından çıkarmayı başardığım ahtapotun bir mavi yengeci yemeye çalıştığını fark ettim. Ensesinden yapıştığım ahtapot, aynı şekilde koluma dolandı. Ben onu sıkarken, o da bana sarılıyordu. Kısa bir mücadelenin ardından kafasını çevirmeyi başardım. Bir süre sonra kafasını ayırarak iki kiloluk ahtapotu dizgiye taktım. İyice yorulmuş bir şekilde ilk başladığım noktaya döndüm. Benimle birlikte gelip olta atan Erkan, henüz bir şey yakalayamamıştı. Biraz da sol tarafı aramak istedim. Ben sola giderken iş yerinden bir arkadaşla burun buruna geldik. O da benim gibi zıpkınla avlanıyordu. Merhabalaştıktan sonra ikimizde yola devam ettik. Ben bir süre daha gittim ve küçük bireylerden oluşan bir turna sürüsünden bir tane turna aldım. Geri döndüğümde Erkan'ın elinde iki kiloluk bir lambuka duruyordu. Biraz önce karşılaştığım arkadaş benim boş geçtiğim yerde oyalanırken gelen üç lambukadan birini yaralayıp kaçırmış ancak uzaklaşmayan diğer lambukayı avlamayı başarmıştı. Belki tekrar gelirler diye bir süre oyalandım ancak gelen giden olmadı. Av işi hakikaten kısmet işi. Lambukayı kıskanmadım değil açıkçası. Arkadaşıma afiyet olsun diyorum buradan. Umarım benim de kısmetimde böyle büyük balıklar olur ileride. Hava kararmaya ve deniz sertleşmeye başladığı için çıktım ve böylece 2012 yılının son avını bitirmiş oldum. Herkese kazasız avlar diliyorum.