28 Temmuz 2011 Perşembe

Sarıgerme'den su altı görüntüleri









Merhabalar. Dalaman Sarıgerme'den çektiğim fotoğrafları paylaşmak istedim. Güzel bir gün oldu. Kefaller, irili ufaklı pisiler, mırmırlar, barbun, kolları olmayan bir mavi yengeç objektife takılan balıklar oldular.

26 Temmuz 2011 Salı

Kapıkargın, Sarsala, Kayra, Dikili


Herkese merhabalar. Yeni görev yerim Dalaman'da etrafı dalış noktalarını keşfetmeye devam ediyorum. Bir yandan da su altı resimleri çekmeye çalışıyorum. Burada tanıştığım zıpkın meraklısı arkadaşlarla ilk gece dalışımı yapmam da ayrı bir deneyim oldu benim için. Dalaman'ın Kapıkargın Köyü yakınlarında dört kişi girdiğimiz akşam suyunda küçük kefaller, küçük karagözler, papağanlar, papazlar ve küçük turnalar cirit atıyordu. İlk defa bu kadar yakından gördüğüm ve hızlı hareketlerine pek alışık olmadığım turnalardan vurmak şimdilik nasip olmadı. Ama zaten asıl amacım da ortamı tanımaktı. Hava karardıktan sonra elimizdeki tek fenerle iki kişi dalmaya devam ettik. Etraf gündüzkine oranla çok daha şenlikliydi. Yavru mığrılar, burnumuza kadar giren gümüşler, vuramadıysam da, iki tane levrek gece suya girmenin de keyifli olacağının göstergesiydiler adeta. Dönüş yolunda fenerin ışığıyla denize kaçışan yengeçler ise gecenin eğlecesi oldu bizim için.

Ertesi gün durağım Sarsala Koyu oldu. Burada daha suya girer girmez gördüğüm, oynaşan iki kalamar artık fotoğraf işine girmem gerektiğini bana hatırlattı. Birden derinleşen suyu ve canlı dip yapısıyla heyecan verici bu ortamı görüntülemek için makinamı alıp suya geri girdim. Sadece yüzme amaçlı orada olduğum için bol bol fotoğraf çektim. Sarpalar, karagözler, sargozlar, deniz hıyarları, küçük ve çukur kazan kıskaçlı yaratıklar, hatta bir de zurna balığı kamerama yakalandılar. Yaklaşık 15 metre derinliğe dalarak suyun dibini bulmak, iskeleden şekilli atlayışlar yapmak da cabası oldu.



Hafta sonu için yeniden Dikili'ye geçtim. Cumartesi sabahı ailemle beraber Kayra Plajına gittik. Orada da fotoğraf çekmeye devam ettim. Mavi bayraklı bu plajda zaten zıpkınla dalmak yasak olduğu için, balıklar insanların içinde rahatça yüzüyorlardı. Sadece iki tane büyük çupranın şarjımın bitmesinin hemen ardından çıkmalarına üzüldüm. Onun dışında gayet güzel ve yakın balık fotoğrafı çekme fırsatı yakaladım.


Cumartesi akşam ise deniz kötü olmasına rağmen Dikili'de dalış yaptım. Kıyılarda görüş yokken açıkta 5-6 metreye varan görüş memnun ediciydi. Her zaman ki meramda gördüğümsinaritlerden alamasam da 3-4 metre yakınlarına kadar sokulabilmek iyi bir deneyim oldu. Dönüşte öylesine daldığım bir yerde yosunların arasında ummadığım büyüklükte bir sivriburun karagöz gördüm. Görüş kötü olduğu için beni görmeyen balığı tam solungacından vurdum. Temizlenmiş hali 250 gram gelen porsiyon karagöz akşam kızım için ziyafet oldu. Çıkmadan önce bulduğum iki deniz gözlüğü ve pazar günü yüzerken bulduğum tek deniz gözlüğü hafta sonunun diğer ganimetleri oldular. Herkese kazasız, belasız, bol trofeli avlar diliyorum.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Dikili 2011 Görünmez Tehlike


Herkese merhabalar. Hafta sonu sebebiyle eşimi ve kızımı görmek için Dikili'ye geçtiğimde bir kaçamak yapmadan dönmek olmazdı doğal olarak. Cumartesi akşam kendimi suya attım. Her zaman gittiğim meram bomboştu. Ben de ne zamandır gitmeyi planladığım fakat bir türlü fırsat bulamadığım sol tarafa doğru yüzmeye başladım. İlk başlarda her şey çok iyiydi. Sezonu açtığımdan beri olmadığım kadar rahat iniş çıkışlar ve güzel dip süreleriyle kendi performansımdan çok memnundum. Sadece balık yoktu ortalıkta. Neyse, sol tarafa doğru ilerlerken gördüğüm hemcinslerine göre oldukça iri bir izmariti bana yoldaşlık yapmaya ikna ettim. Epey bir ilerledikten sonra kendimi kötü hissetmeye başladım. Gereksiz bir baş ağrısı, mide sıkışması, iki metreye iner inmez gözümde zonklama gibi hiç başıma gelmemiş sıkıntılar yaşamaya başladım. Bir taraftan gözüm kıyıda, "acaba çıkabilir miyim?" diye düşünüyorum, diğer yandan neden bu hale geldiğimi anlamaya çalışıyorum. Dediğim gibi, ilk başlarda gayet iyi durumdaydım. Kıyıya doğru yüzmeye çalıştıkça daha kötü hissetmeye başladım. Kurşunları atıp suya yatmayı bile düşündüm. Bayılıp kalsam kesin giderim diye korkmuyor da değilim. Çenem sanki uzun süre sakız çiğnemişim gibi ağrımaya başladı. Şnorkeli ağzımda tutamaz oldum adeta. Durum bu kadar kötü gibi dururken elim ağrıyan başıma gitti ister istemez. Birde fark ettim ki maskenin klipsi ters dönmüş ve sağ şakağıma müthiş bir baskı yapıyor. Düzeltir düzeltmez biraz önce hissettiğim bütün kötü şeyler yok oldu. Teçhizatımdaki ufak bir hatanın ne kadar kötü sonuçlanabileceğini öğrenmiş oldum. Beynim yerine gelince yine iyi bir dip süresiyle bir mırmır aldım. Peşinden küçük bir izmarit ve bir mırmır daha geldi. Kıyıya yanaşırken iki pisi, kıyıdaki kayalıklardan da bir lapin ve bir eşkina aldım. Cumartesi kalabalığından dolayı daha fazla dalışa devam etmedim ve çıktım. Bu dalıştan öğrendiğim, eğer giderilemeyecek bir problem varsa, kesinlikle dalışa devam etmemek gerektiği oldu. Herkese kazasız, trofeli avlar diliyorum.

3 Temmuz 2011 Pazar

Dikili 2011



Yeni işime başlamadan önceki son cumartesi günü yeni bir meraya gitmek için kayınpederimle anlaşmıştık. Ancak sabah yedide ben hazır olduğumda "midem kötü" diyen kayınpederim bana eşlik edemediğinden bana yeniden her zaman ki meramın yolu göründü. Önce kıyıdaki kayalıkları taramaya başladım. Giderken peşpeşe aldığım üç kefal neşemi arttırdı. Dönüşte de iki tane küçük eşkina bana eşlik etmek istediler. Daha önce hiç yanaşamadığım bu balıktan iki dalışta üç tane vurmuş olmak çok keyif vericiydi. Rastladığım iki ahtapotla bir süre oyalandıktan sonra, daha küçük olduklarını düşünerek gitmelerine izin verdim. Açıktaki merama yöneldim ve orada her zaman ki gibi bir kikla aldım. Bir de karagöz denk getirdikten sonra kıyıya dönmeye başladım. Yolda sezonun ilk mırmırını vurdum. Yine bu sene ilk defa karşılaştığım üç pisiyi zıpkın atmadan aldıktan sonra nostaljiyi tamamlamak için bir de papağan balığı (fare) avladım. Kıyıya geldiğimde kayınpederimin de suda olduğunu gördüm. Yanına gittiğimde bir ahtapotla uğraşıyordu. Ona yardım ettim ve ahtapotu da alarak kıyıya çıktım. Eşim ve kızım da gelmişlerdi. Kızıma balıkları gösterdim ve çok sevindi. Bir süre denizde oynadıktan sonra eve geldik. Kayınpederim de biz duş alana kadar denizden döndü. Onda da dört pisi ve bir anos balığı vardı. Geçen dalışta avladıklarımla beraber iki aileye ziyafet çekecek kadar balığımız oldu. Akşama bol mehabbetli bir yemek bizi bekliyor. Pazartesi Dalaman'da iş başı yapıyorum. Artık oradaki meraları keşfedip güzel avlar yapmak istiyorum. Herkese kazasız avlar diliyorum.

Dikili'de sezon açılışı 2011





2011 sezonunu, nihayet, Dikili'de açtım. Havanın kötü, suların bulanık ve soğuk, atıcılığımın körelmiş olması sebebiyle üç gün peşpeşe boş çıktım sudan. Tek tesellim biraz su altı çekimi yapabilmiş olmak oldu. Bir de Dalaman'a gidip gelince tatilin bir haftasını balıksız geçirmiş oldum. Dikili'ye dönüşümün ardından hesapsız bir şekilde erken uyandığım için sabah yedide denizin çağrısına uyarak kıyafetimi giydim ve yarım saat içinde kendimi suya attım. Sığ suda kısa aralıklarla agaşon yapmaya başladım. Etraf küçük karagöz, sargoz ve sarpa doluydu. Ancak almaya değecek ebatta balık bulamadım. Zaman zaman geçen kefaller bile küçüktüler. Bir ara kumların üzerinde bir kıpırtı gördüm. Yılan gibi bir şey bana bakıyordu. Bu nedir acaba diye yanaştım. Kaçmadığını ve çok yavaş hareket ettiğini görünce elimle yakalamak istedim. Kısa süreli bir kovalamacanın ardından yavru bir mığrı olduğunu anladığım balık elimdeydi. Bir süre inceledikten sonra otuz santimlik bu ufaklığı büyümesi için bıraktım. Bir kaç zargana ve uzak geçen bir çupradan sonra nihayet ilk balığımı vurdum. Geçen yılın vefalılarından bir kikla önümdeki taşta bana bakıyordu. Doğrudan burnuna yaptığım bir atışla sezonun açılışını yapmış oldum. Kayalıkları tarayarak devam ederken büyük bir yarıkta daha önce bir kaç karşılaştığım ancak vuramadığım eşkinayı farkettim. Karanlığa doğru duran balığın sadece kuyruğu seçilebiliyordu. İsabetli bir atışla ilk eşkina mı da vurdum. Hemen ardından aynı kayalığın içini aradığımda bir de sargoz düştü nasibime. Sabah suyu iyi olmasına rağmen su soğumaya ve ben üşümeye başladığım için dokuzda çıkmaya karar verdim. Yanımdan hiç durmadan hızlıca geçen bir sivriburun karagöz bana ekspres otobüsleri hatırlattı. Eşyalarımın olduğu yere geldiğimde zıpkını boşaltmak ve sol el ile bir atış yapmış olmak için ufak bir karagöze nişan aldım. Ummadığım şekilde karagözü de vurdum. Eşkina vurmuş olarak sudan çıktığım için çok mutlu oldum. Öğlen havanın kapaması ve yağmur çilemesine rağmen akşam üzeri tekrar dalmaya gittim. Deniz dalgalıydı ancak görüş güzeldi. Açıktaki meraya doğru giderken kiklaların beni beklediğini düşünüyordum. Nitekim öyle de oldu. İki kikla ve bir melanur aldıktan sonra dönerken de kızıma boş bir kabuk buldum. Balıkları ve kabuğu görünce o da çok sevindi. Hepsini tek tek tuttu ve inceledi. Onu da balıkçı yetiştireceğim kısmetse. Umarım bu sezon bereketli geçer.