17 Ekim 2009 Cumartesi

Bereketli 2009


Üçüncü yazım ise birçok ilklere sahne oldu. Bu işe merak saldığımdan beri internette zıpkıncılık ve balıklarla ilgili birçok yazı okudum, site takip etmeye başladım. Mığrı (yılan) balığı bu sitelerden öğrendiğim, hayatımda tezgahta bile görmediğim bir balıktı. Dikili’de kayalıklarda agaşon denemeleri yaparken bir sivri burun karagöze atış yaptım. Ancak kuyruktan yırtıp kaçan balık taşların arasına girdi. Ben, acaba geri çıkar mı diye düşünürken onun girdiği yerden bir mığrı kafayı uzattı. Görür görmez tanıdığım bu balığı kaçırmak istemiyordum. Zıpkınım hala boştaydı. Bir yandan onu kurmaya çalışırken, diğer yandan balığa bakıp gitmemesi için söyleniyordum kendi kendime. O beni, ben onu incelerken zıpkını kurdum ve tam solungacına atış yaptım. Kayalığa kaçmaması için de doğrudan şişi tutup balığı dışarı çektim. Şişten çıkarmadan denizden çıktım ve eve gittim. Bu yavru 70 cm boyunda ve 700 gr geldi. Kaçan karagöze hayıflanırken, kendi kendime kahraman olmuştum.