4 Ocak 2010 Pazartesi

Bereketli 2009, SAK TEAM @ ÇANAKKALE






Aradığım kaçamak fırsatı ekim başında elime geçti. Hafta içinde görüştüğüm Ünsal ile birbirimizi teşvik ettik ve Çanakkale’ye dalışa gitmeye karar verdik. Cumartesi sabah ben, Ünsal, eşi Özge, Yılmaz ve Engin yola çıktık. Yağışlı ve soğuk bir hava vardı. Ancak biz umutluyduk. Çanakkale’ye geldiğimizde lodostan dolayı deniz çok dalgalı ve bulanıktı. Yine de kıyafetlerimizi giyip suya girdik. Bir saat kadar yüzdükten sonra bir şey göremeyince, biraz da deniz tuttuğu için, sudan çıktık. O akşam kamp yerinde gırgır ve şamata ile geçti. Çadırda geçirdiğimiz gecenin ardından güzel bir güne uyandık ancak lodos hala dinmemişti. Bira kutularından imal ettiğimiz tava ve cezveleri kullanarak, bir de Özge'nin hazırladıklarıyla, kendimizegüzel bir kahvaltı ziyafeti verdik. Kahvaltının ardından farklı bir yere gitmeye karar verdik. Öğlene doğru vardığımız merada biz giyinip suya girdikten yarım saat sonra lodos kesildi ve deniz bir anda berraklaştı. Dip yapısı itibarıyla güzel olacağının sinyallerini veren merada balıklar görülmeye başladılar. Öyle bir an geldi ki kendimi tropik bir adanın resiflerinde yüzüyor gibi hissettim. Aldığım bir kilonun üzerindeki ahtapot Ünsal’la beraber dalışlarımızda ki ilk avımız oldu. Arkası da geldi ardından. Ben manzaranın keyfine kendimi kaptırdığımdan fazla konsantre avlanamadım. Elim boş çıkmadım ama, yeterli olduğunu da söyleyemem. Dört kilo kadar balıkla kıyıya çıktığımızda dalış süremiz beş saati geçiyordu. Hava iyice düzeldiği ve ısındığı için ben elbiseyi çıkarıp bir süre daha denizin keyfini çıkardım. Dönüş yoluna çıktığımızda herkes yorgun ama keyifliydi. Güzel bir tecrübe oldu benim için. Freesub zıpkınıma alışmaya başladım. Umarım bir daha ki dalışlarımızda ben de ekibe yeteri kadar katkıda bulunurum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder