27 Nisan 2010 Salı

Kısmet işi

Denizin dalgalı ve bulanık oluşundan dolayı birkaç gün ayrı kaldığım dalışa İstanbul'a dönmeden geri dönme fırsatı yakaladım. Suya girer girmez bir barbun vurunca keyifli bir gün olacağını düşünmüştüm. Meğer öyle değilmiş. Zıpkınımla yaşadığım sıkıntılar, yakın mesafeden kaçan balıklar canımı sıkmaya başladı. Bir de üstüne çıkan dalga beni adeta sarhoşa çevirdi. Uzun süreli bir agaşonuma cevap veren tek balık olan ufak sargoz dizgideki yerini alırken, ben nerede hata yaptığımı düşünüyordum. Altı oyuk bir kayada epey bir süre oyalandım fakat kaçan iri bir zebra karagözden başka bir şey göremedim. Bu arada biraz ileride fark ettiğim iri ahtapot da derince bir yarığa kaçınca elim boş kaldım. Her zaman ki müdavimlerimden bir yazılı hani şişe geçtiğinde vakit öğleni geçmişti. Çıkmakla devam etmek arasında kaldım ve devam etmeye karar verdim. Peş peşe aldığım iki zebra karagöz ve bir sivriburun karagözden sonra keyifli ancak takatim kalmamış bir şekilde sudan çıktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder