24 Eylül 2011 Cumartesi

Dalaman'dan

Merhabalar. Bu hafta boş olan günümde Dalaman'daki ilk avımı yapma şansı buldum. Yine oldukça dalgalı olan denizde, dört-beş metrelerde görüş iyiydi. Dalgadan ve bulanıklıktan dolayı kıyıdaki kayalara yanaşamadım. Açık sayılabilecek bir noktadan dalganın önünde dala çıka bir saat kadar ilerledim. Sonra akıntıya kaşı dönüşüm biraz uzun sürdü doğal olarak. Etrafta çok fazla papağan ve çarpan balıkları geziyordu. Zaten ilk iki balığım da bunlar oldular. Evdekiler tadını beğenir mi diye düşünerek önce papağan, ardından da çarpandan birer numune aldım. Yine dikkatli bakınca etrafta cirit attığını farkettiğim barbunlardan da bir tane vurmayı başardım. Uzaktan büyük sandığım ancak küçük olan bir sargozu da dizgiye taktım. Bir kayanın dibine bakarken farkettiğim küçük müreni bir süre takip ettim ancak vurmaya yeltenmedim. Müren bana avlanırken kolumu, başımı soktuğum taş altlarına daha dikkatli bakmam gerektiği konusunda bir ikaz vermiş oldu. Uzun süreli bir agaşona gelen karagöz, elimdeki seriyi tamamlamak ister gibiydi doğrusu. Uzaktan geçen kefallere ben de uzaktan bakarken, tek başına takılan bir melanur gördüm. Kötü bir atışla ıskaladığımı sandığım melanuru başından yaralamışım. Yer ve yön duygusu kaybolan balık üzerime gelmeye, etrafımda dönmeye başladı. Elimle yakalamaya çalıştım ancak başaramadım. Ben de boşta olan şişi mızrak gibi kullandım ve tek harekette balığı vurdum. Bu, pisileri saymazsam eğer, böyle aldığım ikinci balık oldu. Böylece evdekilere yetecek kadar balık vurmuş oldum. Dalganın eykisiyle iyice yorulduğumdan dalışı sonlandırdım ve eve döndüm.

Evde de kızımla beraber havuza girdik. Orada da yirmi metrelik havuzu suyun altından gidip gelişimi eşime kaydettirdim. Toplam kırk beş saniye sürdü yüzüşüm. Kendimi biraz daha geliştirmem gerekiyor sanırım derin dalışlar için. Havuzun sezonunu da böylece bitmiş oldu bu yıl için. Herkese kazasız avlar ve ailesiyle birlikte eğlenceli günler diliyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder